20 Eylül 2011 Salı

Rölyeflerle hayat bulan konaklar


“Artık resimlerde ve hayallerde kalmış Kaleiçi’nin restore edilmemiş eski görüntülerini, tablolarımda yaşatmaya devam edeceğim. Kim bilir belki de bir gün en büyük hayalim olan ''Eski Kaleiçi Evleri Müzesi''ni Kaleiçi’nin eski bir evinde açabileceğim”

Rölyef Sanatçısı Şeyma Candan, Kaleiçi’nde bugün pek çoğu yok olmuş tarihi konaklara, yaptığı üç boyutlu tablolarla hayat veriyor. Aynı zamanda bir Antalya aşığı olan Şeyma Candan’ın rölyeflerini gören Antalyalılar, çocukluk günlerine dönerek tarihin içinde bir gezinti yaşıyor. Kaleiçi’nde bugün pek çoğu yıkılmış ya da yıkılmak üzere olan, Antalya’nın en önemli kültürel varlıkları olarak değerlendirdiği evlerin fotoğraflarına bakarak hazırladığı özel koleksiyonunu, Valiliğin, belediyelerin ve kurumların desteği ile kalıcı bir sergi ve müze açarak, yeni nesillere aktarmayı hayal ediyor.



Mesleği kadar bağlı hissettiği şehirden, Antalya’dan ve Kaleiçi’nin eski halinden büyük bir özlemle bahseden sanatçı, şunları söylüyor; “Kaleiçi’nin dar sokaklarındaki cumbalı evlerin kapılarını ve onların önlerinde oturan nineleri, dedeleri, genci, yaşlısı ve sokaklarında koşuşturan çocuklarıyla sıcacık ilişkilerin yaşandığı o eski günleri, begonvilleri, o eski kokuyu, dokuyu ve rengi çok özlüyorum. O günlere açılan kapıyı aralamak adına ve artık resimlerde ve hayallerde kalmış Kaleiçi’nin restore edilmemiş eski görüntülerini tablolarımda yaşatmaya devam edeceğim. Kim bilir belki de bir gün en büyük hayalim olan ''Eski Kaleiçi Evleri Müzesi''ni Kaleiçi’nin eski bir evinde açabileceğim” Ve ardından şunları söylüyor, “Antalya, özellikle de Kaleiçi beni büyülediği kadar da kahrediyor. Çünkü ben bu filmi daha önce İstanbul’da görmüştüm. İstanbul’un güzelliğini yaşayan belki de son nesil olduğumuzu düşünüyorum. Kaleiçi’nde yıkılmış 56 adet evin rölyefini yapmaya karar verdim ve bunların bir tanesi tamamladım. Bu proje ile 1900’lu yılların başındaki Antalya’yı yeniden canlandırmak için Antalyalılardan derlemeye çalıştığım Kaleiçi’nin eski görüntülerini ve tablolardaki evlerle ilgili hikayeleri birleştirerek Kaleiçi’nin eski günlerini herkese yaşatmak istiyorum”
Şeyma Candan, 1991 yılının yılbaşında eşine farklı bir hediye vermek düşüncesiyle ilk rölyef çalışmasını yapıyor. Bu çalışmanın büyük ilgi görmesiyle, arkadaşlarına da hediye etmek için üretmeye başlıyor. İstanbul’daki tarihi sokakların, evlerin rölyeflerini yaparak başladığı çalışmalarına taşındıkları Antalya’da devam ediyor. Yoğun bir çalışma ile geçen iki senenin sonunda yeteri kadar eser üretince ilk sergisini açan sanatçı, sergiler sırasında yaşlı hanımların ve beylerin “bizi eskilere götürdün” diyerek duygulanmalarından ve yaşadıkları sokakları görüp çocukluk günlerine dönmelerinden çok etkiliyor. Antalya tablolarında insanların yaşadıkları yerleri tanıyıp oturdukları evleri göstermeleri ise ayrı bir heyecan oluyor onun için ve daha yoğun bir şekilde bulduğu eski Antalya görüntülerini yapmaya başlıyor. Bu iş sırf bir resim ve rölyef işi değil, bir kültür hizmeti olarak gören Candan, şunları söylüyor: “İstanbul’un yok oluşunu adım adım izledik. Tarihi semtler, evler gözümüzün önünde değişime uğradı. Çoğu yandı, yıkıldı ve yerine yenileri yapıldı. 20 yıldır Antalya’dayız ve şimdi rant uğruna Antalya’nın yok oluşuna büyük bir üzüntüyle tanık oluyoruz. Ülkemizin değişik yörelerinden ev ve sokak çalışmalarımdan sonra Antalya’nın eski evlerini, sokaklarını ve tarihi binalarını tablolarıma taşımaya başladım. Bunları yaparken yapıların olabildiğince eski görüntülerine ulaşarak o eski günlerin ruhunu tablolarımda yaşatmaya çalışıyorum. Yeterince koruyamadığımız ve hızla kaybetmekte olduğumuz tarihi köşk, konak, ev ve sokaklarımızı sanki tekrar canlandırıyormuş gibi hissetmenin keyfini yaşıyorum”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder